Oruç tutan “şeker” ve “tansiyon” hastalarına uzmanlardan öneriler

“`html

Ramazan ayında Oruç Tutan Şeker ve Tansiyon Hastalarına Öneriler

Uzmanlar, Ramazan ayı boyunca oruç ibadetini yerine getiren şeker hastaları ve tansiyon rahatsızlığı bulunan bireyler için beslenme düzeni ile ilaç saatleri ve dozlarının nasıl ayarlanacağına dair önemli bilgiler sundu.

Diyabet ve hipertansiyon hastalarının Ramazan esnasında nelere dikkat etmesi gerektiğinin yanıtları uzmanlardan geldi.

Kontrollü Beslenme Önerileri

Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, bu hastaların sahurda ve iftarda dengeli bir beslenme planı oluşturmaları gerektiğine dikkat çekti. İftarda gıdaların hızla tüketilmemesi ve iyice çiğnenmesi gerektiğini belirten Taşan, şu ifadeleri kullandı:

İftar saatinde ana yemek, daima ilk olarak sunulmalıdır. Uzun bir açlık dönemi sonrası, sahurda protein ağırlıklı, tokluk hissini artıran gıdaların bulunması önemlidir. Örneğin, yumurta iyi bir seçenektir. Ayrıca, diyabet ve hipertansiyon hastalarının fazla tuz almaktan kaçınmaları şart. Hipertansiyon hastaları, sucuk, sosis ve tuzlu konservelerden uzak durmalıdır.

Oruç Tutan Hastalara Öneriler

TIKLAYIN- Uzmanından Ramazan ayında ilaç kullanmak zorunda olanlara önemli uyarılar!

İlaç Saatleri ve Doz Ayarlamaları

Oruç tutan hastaların, ilaç saatlerinde değişiklik yapmadan önce doktorlarına danışmaları gerektiğini vurgulayan Taşan, şöyle devam etti:

Aç karna veya tok karna alınması gereken ilaçlar bulunuyor. Diyabet hastalarının bazı ilaçları, sahurdan önce alınmasının daha uygun olduğunu göstermektedir. 12 saat süresince aç kalmak, midede ilaç etkililiğini sürdürebilir. Eğer bir ilacın günde üç kez alınması gerekiyorsa, iftardan sonra almak, ardından 22-23 saatlerinde tekrar almak ve sahur öncesi tekrar incelemek yerinde olacaktır.

Taşan, etkili diyabet ilaçlarının doz ayarlamasının doktor kontrolünde yapılabileceğini belirterek, “Ramazan öncesi günde üç kez alınması gereken bir ilaç varsa, bunu azaltmak mümkündür. İftardan ya da sahurdan sonra alınarak, kan şekerinin düşmesini engellemek ise önceliklidir.” şeklinde konuştu.

Tansiyon ve Kan Şekerine Dikkat

Tansiyon hastalarının susuzluğun risklerine dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Taşan, şunları ekledi:

İdrar söktürücü ilaç kullanan hipertansiyon hastalarının, ya bu ilaçları kullanmaktan vazgeçmeleri ya da oruç tutmamalıdır. Susuz kalmak, kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Ancak iyi bir beslenme planıyla bu durum kontrol altına alınabilir.

Oruç sırasında baş dönmesi ya da halsizlik yaşayan hastaların hemen kan şekerlerini ve tansiyonlarını kontrol etmeleri gerektiğini aktaran Taşan, tansiyon 80-90 seviyesine düştüğünde oruca son verilmesi gerektiğini belirtti.

Tansiyon ve Şeker İzleme

Şeker hastalarının, kan şekerinin düşmesi durumunda aldıkları belirtilere dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Taşan, şu şekilde devam etti:

Kan şekerinin düşmesi durumunda titreme, çarpıntı ve baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda hastaların hemen bir kesme şeker ya da meyve suyu tüketmesi gerekir.

Prof. Dr. Taşan, diyabet ve hipertansiyon hastalarının oruç tutma kararlarını tek başlarına almadıklarını ve mutlaka doktor tavsiyesi alarak hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.

İftar ve Sahurda Dikkat Edilmesi Gerekenler

Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş, düzensiz beslenmenin ve ilaç saatlerinin aksamasının sağlık riskleri yaratabileceğini açıkladı.

Keleş, iftara çorba veya hafif bir yiyecekle başlanmasını önererek, ardından ana öğün için 10-15 dakika beklenmesi gerektiğini vurguladı. Yağlı ve yüksek karbonhidrat içeren yiyeceklerin hızla tüketilmesinin kan şekerini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıda bulundu.

Sahurda ise protein oranı yüksek, karbonhidrat ve yağ oranı düşük gıdaların tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Keleş, ilaç kullanan hastaların Ramazan ayından önce doktorlarıyla görüşerek tedavi planlarını güncellemeleri konusunda bilgilendirdi.

Sağlıklı İftar ve Sahur

Keleş, özellikle tansiyon ve şeker hastalarının gün boyu susuz kalmalarının sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti ve şeker hastalarının sahurda tuz ve yağdan kaçınmaları gerektiğini ifade etti. Öncelikli olarak suyun süzülerek tüketilmesi gerektiğini hatırlatarak, yapay içecekler yerine doğal içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Keleş, sağlıklı bireyler için belirli aralıklarla aç kalmanın metabolizmaya zarar vermediğini, ancak oruç sırasında baş dönmesi ve bayılma gibi belirtilerin ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. (AA)

“`

Related Posts

Çocuklarla cinsellik hangi yaşta, nasıl konuşulmalı?

Yaygın kanının aksine çocuklarla cinselliği konuşmak için ergenliği beklemeye gerek yok. Peki çocuklarla cinsellik hakkında nasıl konuşmak gerekiyor?

Sebze meyvedeki pestisiti yok eden Japon taktiği! Evdeki 2 malzeme yetiyor

İlkbaharın taptaze çilekleri, parlak renkleri ve iştah açıcı görünümleriyle sofralarımıza gelir. Ancak bu lezzetli meyvede gizlenen pestisitler sağlığımız için bir tehdit oluşturabilir. Bu aşamada, sadece su altında durulayarak yapılan temizlik yetersiz kalabiliyor. İşte Japonların sırrı.

Kıyamet Havada mı Kopacak?

Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr. Hamit Hancı’nın, ‘havanın önemli bir silah, savaş aracı’ olduğu yönünde açıklaması gündem oldu. Ünlü Yazar Abbas Güçlü’de aynı konuya değindi. 

10 yılda Türkiye’de vaka sayısı arttı: Bu belirtiler varsa gecikmeyin!

Dermatoloji Uzmanı Dr. Kadir Kaya, Türkiye’de cilt kanseri görülme oranlarının son 10 yılda hızla arttığını belirtti. Solaryum alışkanlığı, yaşlanma ve korunmasız dış ortam maruziyeti bu hastalığı tetikliyor. Peki, Türkiye’de neden bu kadar hızlı artıyor?

Kronik ağrılı hastalıklar kadınlarda daha fazla görülüyor

Türk Algoloji Derneği (Ağrı Derneği) Başkanı Prof. Dr. Gül Köknel Talu, “Diğer toplumlarda da olduğu gibi kronik ağrılı hastalıklar ülkemizde de kadınlarda daha sık görülüyor. Bunların içinde fibromiyalji yani yaygın kas ağrıları yine kadınlarda ve ülkemizde sık görülen kronik ağrı durumlarından biridir.” dedi.

Deprem geçti ama korkusu kaldıysa bu uyarıya kulak verin

Klinik Psikolog Sermin Bozbağ, İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yoğun kaygı yaşayan bireyleri uyardı. Psk. Bozbağ, “Deprem korkusu normaldir, ancak etkisi uzun sürüyorsa profesyonel destek alınmalı” dedi.