Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinin yapımcısı, sinema tarihimizin en önemli isimlerinden Abdurrahman Keskiner, Yılmaz Güney ile olan 6 yıllık menajerlik serüvenine dair itiraflarda bulundu.
Yılmaz Güney’le çalıştığı ilk dönemde kendisine duyulan güven nedeniyle vekaletname verildiğini ve bu vekaletnameler içinde film anlaşmaları ve pazarlamalar olduğunu belirten Keskiner, aşk hayatı hakkında da konuştu.
Yılmaz Güney’in Nebahat Çehre’yle olan ilişkisi için “Her zaman için en büyük aşkı Nebahat Çehre oldu” diyen Keskiner, şunları paylaştı:
“Yılmaz’la Nebahat’in aşkı çok farklıydı. Affedersin kedi köpek gibi mi diyeyim, başka bir şey mi bilemiyorum. Birbirini çok seven, tutkuyla bağlı iki insandı. Çok seviyorlardı birbirlerini.
Ölümünden önce Cannes’da Yılmaz’la buluştuğumuzda, bir ara Fatoş yanımızdan gider gitmez ‘Nebahat ne yapıyor?’ diye sordu. Sonra da ‘Oğlum, kızın bizde çok emeği var. Hakkını ödeşemeyiz, ne olursa olsun Nebahat’a sahip çık’ dedi”
Ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettiklerini paylaşan Keskiner, Yılmaz Güney’in Nebahat Çehre’ye arabayla çarpması ardından yaşananları anlattı. Yılmaz Güney’in askere gitmesi ardından Nebahat Çehre’nin de Sivas’a ünlü ismi görmeye gittiğini söyleyen Keskiner şunları aktardı:
“Nebahat, ben, Yılmaz Siverekliler Gecesi’ne gittik. Oradan da bir kulübe. Atışmaya başladılar. Nebahat çekti gitti. Ben de arkasından gittim. Yılmaz bir hışımla arabayı aldı ve karşıdan karşıya geçerken arabayla Nebahat’e çarptı. Korkutmak istedi. Hemen ilkyardım Hastanesi’ne götürdük.
Yılmaz bir hafta başında bekledi. Aralarındaki aşk başka bir şeydi. Ardından resmi olarak boşandılar. Ayrıldıktan sonra Yılmaz askere gitti, Sivas’a. Bir gün telefon etti, ‘Nebahat buraya gelecek, al gel’ dedi. Beraber Sivas’a gittik. Ayrılsalar da aşkları asla bitmedi”