“`html
Suriye’deki Türk Militanlar: Gelecekleri ve Savaşın Sonuçları
“Allah yolunda cihad edenler zafere ulaşacak.”
Suriye’deki iç savaşın Beşar Esad yönetimine darbe vurduktan sonra, yüzleri kapalı, askeri kıyafet giymiş yaklaşık otuz kişi Emevi Camii’nin avlusunda düzenledikleri etkinlikle bilinçlerini duyurdu.
O günlerde yapılan birçok açıklama arasında, dikkat çeken nokta çatışma bölgesinden gelen bu grup için Türkçe konuşmalarıydı.
Fursan-u Muhammed ismiyle bilinen bu grup, kendi ifadelerine göre Türkiye’den Suriye’ye geçiş yapan savaşçılardan oluşmaktaydı.
Dört sene süren iç savaş sırasında, “cihat” anlayışıyla yola çıkan bu grup, Türkiye’den giden savaşçılarının yalnızca bir kısmını temsil ediyor.
Grubun kesin sayıları bilinmemekle birlikte, sosyal medya paylaşımları ve yayımlanan haberlerden hareketle Suriye’de etkin oldukları anlaşılmaktadır.
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) Aralık 2024’te kontrolü ele geçirdiğinde, Türk kökenli savaşçıların akıbeti de belirsiz kaldı.
Suriye’deki Türk Asıllı İslamcı Savaşçılar Kimdir?
Türk vatandaşlarından oluşan bazı gruplar, gizli kalmayı tercih ederken, bazıları ise paylaşımlarında herhangi bir çekince taşımıyor. Fursan-u Muhammed, sosyal medya ve Telegram platformlarında Türkçe içeriklerle dikkat çekiyor.
Özellikle, Suriye’nin Akdeniz kıyısında Banyas bölgesinde meydana gelen bu olaylar sırasında savaşçılarını bölgeye gönderdiğini duyurdu.
6 Mart tarihinde, destek güçlerinin katıldığı bir operasyon sırasında eski Esad yönetimi yetkilisi tutuklanmaya çalışıldığında, silahlı kişiler tarafından pusuya düşürüldü.
Sonrası, bölgede büyük bir gücü olan destek güçlerinin gönderilmesine neden oldu. Bu süreçte, bazı Alevi köy ve kasabaları saldırıya uğrayarak pek çok sivil yaşamını yitirdi.
Bazı görgü tanıkları BBC‘ye son olaylarda yabancı savaşçıların da yer aldığı bilgilerini aktardı.
Suriye Geçici Yönetim Başkanı Ahmet eş-Şera, sivillerin ölümünde sorumluluğu olanların eninde sonunda yargılanacağını ifade etti.
İlim ve Cihad adında başka bir grup daha, yine Türkiye’den oluştuğu bilinen bir grup. Bu grubun önde gelen üyeleri, daha çok dini açıklamalarla öne çıkmakta.
Fakat, Esad yönetimindeki düşüş sırasında hanelerindeki silahlarla sosyal medya paylaşımları yaptıkları biliniyor.
Grubun tanınmış simalarından Musa Olğaç, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet ile ilgili görüşleri sebebiyle Türkiye’de sosyal medyada gündeme gelmişti.
BBC Türkçe, bu iki grup hakkında görüşme talebinde bulunmuş ancak yanıt alamamıştır.
Ayrıca, El Kaide bağlantılı bazı grupların Türkiye’den Suriye’ye gittiği düşünülmektedir.
Örneğin, ABD, 23 Şubat’ta düzenlenen bir hava saldırısıyla Hurras El Din örgütünün askeri lideri olduğunu ileri sürdüğü Muhammed Yusuf Ziya Talay’ın hayatını kaybettiğini açıkladı. Talay, terörle arananlar listesinde yer alan 1986 doğumlu bir isim.
İç savaş döneminde IŞİD’e katılan bazı Türk savaşçılarının hayatlarını kaybettiği, bazılarının da Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından cezaevlerinde tutulduğu ifade edilmektedir. Bazı katılımcılar ise Türkiye’ye geri dönmüştür.
HTŞ bünyesinde de Türk kökenli bazı savaşçılar mevcuttur. Bunlardan bazıları üst düzey görevlerde bulunmaktadır. Örneğin, 1980 Osmaniye doğumlu Ömer Çiftçi, Eş-Şara’nın yeni ordusuna tuğgeneral olarak atanmıştır.
El Kaide ve IŞİD ile İlişkilendirilen İsimler
Suriye’deki Türk vatandaşlarının bir kısmı hakkında Türkiye’de yürütülen davalar ve yakalama emirleri bulunmaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın terörden arananlar listesinde bu kişiler de mevcuttur.
Bakanlık verilerine göre, El Kaide ile ilgili aranan toplam 26 isim bulunmaktadır. Bu kişilerden biri olan Musa Olğaç aynı zamanda El Kaide’den aranmakta.
Recep Baltacı’nın, 10 Aralık 2024’te Lazkiye’den paylaştığı video da arananlar arasında yer alıyor. Muhammed Yusuf Ziya Talay’ın adı da bu listede yer almakta.
Diğer bir örnek ise, 2015 yılında IŞİD tarafından yayımlanan bir videoda cihat çağrısı yapan Fatih Acıpayam.
Türkiye’deki IŞİD eylemleriyle ilgili yürütülen soruşturmalarda bazı şüphelilerin Suriye’ye geçtikleri de belirtiliyor.
İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, IŞİD ile bağlantılı yaklaşık 100 kişi terörden aranmaktadır. Açık kaynaklar bu kişilerin Suriye topraklarına geçmiş olabileceğini doğruluyor.
HTŞ Arananlar Listesi: Durum Ne Olacak?
İçişleri Bakanlığı’nın terörle mücadele listesinde hala isimler yer almakta. Ancak Suriye’deki yönetim değişikliği, bazı isimlerin listeden çıkarılması olasılığını doğuruyor. Şu an listede sekiz kişi bulunuyor.
Bu isimlerden Tahsin Baykara, yaklaşık on yıl kadar önce IŞİD’e katıldığı iddialarıyla gündeme gelmiş ve bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınmıştı.
Gelecekte Ne Olacak?
Peki, “cihat” motivasyonuyla Suriye’ye giden Türk vatandaşları şimdi ne yapacak? Bazılarının yeni yönetim altında vatandaşlık almak ve Suriye’de kalıcı olarak yerleşme ihtimali bulunmakta.
Tuğgeneral Ömer Çiftçi, Haksöz Haber ile yaptığı bir röportajda yabancıların durumu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Kabirlerimiz, Türk, Kürt, Arnavut ve Çeçen şehitlerle dolu.” Bu bağlamda, Ahmet Eş-Şara’nın, muhacirlerin Suriye vatandaşlığına kavuşmaları için adımlar atılacağına dair umut verdiğini aktardı.
BBC Türkçe‘ye konuşan araştırmacı Aymenn Cevad El Tamimi, bu kişilerin geleceğinin yeni Suriye yönetiminin alacağı kararlara bağlı olduğunu vurguladı:
“Hükümet, yabancı savaşçılara vatandaşlık vermekten bahsediyor. HTŞ, onları entegre etmeye çalışabilir. Aksi takdirde, uluslararası topluluk bu kişilerin neden Suriye’de kaldığını sorgulamaya başlayacaktır.”
Uzmanlar, Türkler dahil yabancı İslamcı militanların HTŞ’ye karşıt ve radikal bir tutum alırlarsa, üzerlerinde baskı kurulacağını ve hatta tasfiye edilme riski yaşayabileceklerini öne sürüyor.
Greig R. Klein, Leiden Üniversitesi Güvenlik ve Küresel İlişkiler Enstitüsü’ndan, HTŞ’nin oluşturacağı devlet yapısının belirleyici olacağına dair düşüncelerini paylaştır:
“Eğer Eş-Şara, İslamcı bir yapı yerine laik ve milli bir Suriye devleti kurma yolunda adımlar atarsa, yabancı savaşçılar burada konumlarını korumakta zorluk çekebilir.” Bu durumda, yabancı savaşçıların, laiklik sürecine yönelik saldırılar düzenleme ihtimalleri de mümkündür.
Türkiye’ye Dönmeleri Durumunda Karşılaşacakları Riskler
Greig R. Klein, yabancı savaşçıların kendi ülkelerine dönmesinin güvenlik sorunları yaratabileceğini belirterek şu noktaları vurguladı:
“Savaşçıların kendi ülkelerindeki aşırılıkçı gruplara katılmaları, uluslararası örgütlerle bağlantılar kurmaları, olası bir tehdidi daha da artıracaktır.” Örneğin, Suriye’de bulunan bir Özbek vatandaşının Rusya ve Kırgızistan’daki saldırılarla ilişkisi dikkat çekici bir durum olarak görülebilir.
Bu noktada, HTŞ’nin Suriye topraklarını herhangi bir ülkeye karşı terörizm amacıyla kullanmak istemediğini belirttiğini de hatırlatmakta fayda var. Ancak bu uygulamanın zorluğu dikkat çekiyor:
HTŞ yönetimi, Suriye’deki diğer gruplara karşı daha uzlaşmacı olmaya çalışsa da, Alevi, Şii veya Hristiyan karşıtı grupların saldırılarını engelleyip engelleyemeyecekleri belirsizlik taşımaktadır.
Aymenn Cevad El Tamimi, HTŞ’nin Türkiye ile olan ilişkilerine dikkat edeceği ve bu nedenle dikkatli davranmak isteyeceği konusunda uyarılarda bulundu:
“HTŞ, Türk hükümetini geçmişte mürted (İslam dininden çıkan Müslüman) olarak gördü; ancak Türkiye’nin Suriye’deki rolü değiştikten sonra bu görüşü revize ettiler ve Türkiye ile işbirliği arayışına girdiler.”
Dönmeleri Durumunda Bekleyen Hukuki Süreç Neler Olacak?
Türkiye’ye geri dönmeleri gibi bir durumda, bu kişilerin hukuki süreçlere tabi olacakları tahmin edilmektedir.
Arama kararları olanların, ülkeye giriş yapar yapmaz gözaltına alınarak yargı sürecinin başlatılması bekleniyor.
Ancak, Suriye’deki yeni durum, geçmişteki gruplarla ilgili olan soruşturmaları karmaşık hale getirmiş durumda.
Radikal İslamcı örgütlerle bağlantılı davalara bakan avukat Onur Güler, arananların ülkeye döner dönmez hukuki süreçlerle karşılaşacağının altını çiziyor.
Güler, HTŞ’nin geçmişteki örgütlerle bağlantısının hukuki süreçlerde karmaşa yaratabileceğini belirtiyor:
“HTŞ, Türkiye tarafından terör organizasyonu olarak ilan edildiğinden, HTŞ ile ilgili olacak iddianamelerin yeni davalarda bir belirsizlik yaratması muhtemel.”
Onur Güler, Türkiye’deki bu tür durumlardaki yargılama süreçlerinin pek çok kişi üzerinde devam ettiğini yayımladığı verilere dayandırıyor.
Güler, örnek olarak, Çorum’daki leblebicilik yapan iki kardeşin davasını vererek, hukuki süreçlerin nasıl uzatılabileceğine dair ilginç bilgiler sunuyor.
BBC Türkçe, bu konu hakkında Türkiye’den Suriye’ye giden ve radikal İslamcı gruplara katılan Türk vatandaşlarının karşılaşabileceği hukuki meşakkatler hakkında Adalet Bakanlığı’na bilgi talep etti; ancak henüz yanıt alınamamıştır.
Bu durum, Türk Hükümeti’nin Suriye’deki gelişmelere nasıl yanıt vereceği konusunda da tartışmalara neden olmaktadır.
“`
More Stories
Mezarlık cinayetinin gerekçeli kararı ortaya çıktı: Suç işlemeyi kendine haklı görmüş
Tutuklamaların ardından protestoya katılan öğrenciler KYK yurtlarından çıkarıldı: ‘Yazı bakanlıktan geldi’
Doktorların mesajları ifşa oldu: Devlet hastanesinde hastalarla ilgili skandal ifadeler