İşkoliklik, bireyin işine aşırı derecede bağlı olduğu ve genellikle sağlık, ilişkiler ve boş zaman etkinlikleri gibi diğer yaşam unsurlarıyla çatışan bir davranış biçimi olarak biliniyor. İşkolik insanlarda normal ve kabul edilebilir düzeyin ötesinde bir iş kaygısı ile karakterize edildiği görülüyor.
Ancak yeni bir araştırma işkoliklerin kendilerini bu durumdan dolayı iyi hissetmediklerini ortaya koydu. Hayatın mutsuzluğundan dolayı kendilerini işe adayan işkolikler bu bağımlılık durumundan yeterince tatmin olmuyor. Bu sebepten dolayı da “ölüm” gibi düşünceleri çok fazla düşünüyor.
Bologna Üniversitesi‘nden Profesör Cristian Balducci liderliğindeki araştırma ekibi, 139 tam zamanlı çalışanla bir çalışma yürüttü. Katılımcıların işkoliklik düzeyleri psikolojik bir sınav kullanılarak değerlendirildi. Araştırmacılar, çalışanların hafta boyunca ruh hallerini ve iş yükü algılarını analiz etmek için “deneyim örnekleme yöntemi”ni kullandı. Sonuçlar, en ağır işkolik çalışanların, iş arkadaşlarından daha kötü bir ruh hali içinde olduklarını ortaya koydu.
İŞ ARKADAŞLARINI DA ETKİLİYOR
Balducci, işkoliklerin genellikle sorumluluk sahibi pozisyonlarda olduğunu düşündüğümüzde, olumsuz ruh hallerinin meslektaşlarını ve iş arkadaşlarını etkileyebileceğini belirtti. Bu alışkanlıkların kuruluşların risk oluşturduğunu ve müdahale etmeleri gerektiğini vurguladı.
Araştırmacılar, işletmelerin çalışanlara net sinyaller göndermesini ve normal mesai saatleri dışında çalışmanın norm olarak kabul edildiği bir ortamdan kaçınmasını öneriyor. Ayrıca, bağlantı kesme politikalarını, özel eğitim faaliyetlerini destekleyerek ve bu kurallara uymayanlara danışmanlık seçenekleri sunarak aşırı iş yatırımını caydıran bir atmosfer yaratmanın önemli olduğunu savunuyorlar.
Bilim insanları, aşırı çalışmanın tedavi edilmediği takdirde “aşırı çalışma hastalıkları”nın ölümcül sonuçlara yol açabileceği konusunda ciddi bir uyarıda bulunuyor. Çalışma, Journal of Occupational Health Psychology dergisinde yayımlandı.